H, X* harflerinden bazı kelimeler (*hırıltılı "h" sesidir, Arapça'daki 'خ' (hı) harfiyle aynı telaffuzdadır.)
habura: Burası.
hafta:Semt pazarının kurulduğu gün.
haloti: Balgam.
hambaksı: Âniden.
hambaksıya: Hemen.
hancaka: Ancak.
hane: Hani, nerede mânâsına gelen soru ünlemi.
he (demek): Evet (demek).
helbete: 1. Elbet, elbette. 2. Tabii ki.
hencami (Fars.): Elinden iş gelmeyen, beceriksiz kimse. (?)
hepiyi: Bayağı.
hepten: Tamâmen, bütünüyle.
horum, xorum (Laz.): Rum. Lazca'da "Yunan" anlamında da kullanılır.
xaxali (hahali): Barbunya.
xala, hala: Babanın, annenin kızkardeşi; amcanın, dayının karısı (teyze, yenge kullanılmaz).xamuʒara (hamuçara): Çilek.
xanker (hanker): Paslanmış, işi bitmiş.
xapsi (hapsi): Hamsi.
xarʒi (harçi): Fasulye kazığı, sırığı. (Örn: "Xarʒi kadar boylari var", söylenen kişinin çok uzun olduğunu belirtir.)
xayat (hayat): Hol, koridor.
xayin, hayin: Fazla, çok.
xedik (hedik): Kar üzerinde batmadan gezebilmek için ayağa giyilen, altı kalın iplerle örülü, etrâfı elipsvari kestane ağacından mâmul, yaklaşık 20x35 ebatında ayaklık, kar ayakkabısı.
xep yemek: İlaç almak, yutmak.
xerteş, xertoş (herteş, hertoş): Kepek.
xerteş (herteş) (Hemşin): Kepek.
xeteli (heteli): 1. Hurda. 2. Eski ayakkabı.
xoxol (hohol) olmak (Laz.): Birbirine karışmak, içiçe girmek.
xoxolis (hoholis): Karmakarışık.
xoxor (hohor): Baykuş.
xoxori (hohori) (Laz.): Karışmış, birbirine dolanmış.
xon etmek: Yakmak.
xoşmer (hoşmer): Mısırunu muhlaması.
Xustiyana (hustiyana) (Laz.): Aralık (ayı).
xurçi (hurçi): Mısır ağacının dalları kesildiğinde geriye kalan bölüm.
xutbin (hutbin): Kötü, yaramaz adam.
xutumi (khutumi): Gırtlak borusu.
xutupis (hutupis): Boğazlamak.
habura: Burası.
hafta:Semt pazarının kurulduğu gün.
haloti: Balgam.
hambaksı: Âniden.
hambaksıya: Hemen.
hancaka: Ancak.
hane: Hani, nerede mânâsına gelen soru ünlemi.
he (demek): Evet (demek).
helbete: 1. Elbet, elbette. 2. Tabii ki.
hencami (Fars.): Elinden iş gelmeyen, beceriksiz kimse. (?)
hepiyi: Bayağı.
hepten: Tamâmen, bütünüyle.
horum, xorum (Laz.): Rum. Lazca'da "Yunan" anlamında da kullanılır.
xaxali (hahali): Barbunya.
xala, hala: Babanın, annenin kızkardeşi; amcanın, dayının karısı (teyze, yenge kullanılmaz).xamuʒara (hamuçara): Çilek.
xanker (hanker): Paslanmış, işi bitmiş.
xapsi (hapsi): Hamsi.
xarʒi (harçi): Fasulye kazığı, sırığı. (Örn: "Xarʒi kadar boylari var", söylenen kişinin çok uzun olduğunu belirtir.)
xayat (hayat): Hol, koridor.
xayin, hayin: Fazla, çok.
xedik (hedik): Kar üzerinde batmadan gezebilmek için ayağa giyilen, altı kalın iplerle örülü, etrâfı elipsvari kestane ağacından mâmul, yaklaşık 20x35 ebatında ayaklık, kar ayakkabısı.
xep yemek: İlaç almak, yutmak.
xerteş, xertoş (herteş, hertoş): Kepek.
xerteş (herteş) (Hemşin): Kepek.
xeteli (heteli): 1. Hurda. 2. Eski ayakkabı.
xoxol (hohol) olmak (Laz.): Birbirine karışmak, içiçe girmek.
xoxolis (hoholis): Karmakarışık.
xoxor (hohor): Baykuş.
xoxori (hohori) (Laz.): Karışmış, birbirine dolanmış.
xon etmek: Yakmak.
xoşmer (hoşmer): Mısırunu muhlaması.
Xustiyana (hustiyana) (Laz.): Aralık (ayı).
xurçi (hurçi): Mısır ağacının dalları kesildiğinde geriye kalan bölüm.
xutbin (hutbin): Kötü, yaramaz adam.
xutumi (khutumi): Gırtlak borusu.
xutupis (hutupis): Boğazlamak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder